Yeni tip liderlere büyük ihtiyaç var!
TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr
OCAK 19, 2017
Burhan Karaçam, finans dünyasının duayen isimlerinden biri. 1990’lı yıllarda Karaçam’ın oluşturduğu strateji ve uygulamalar, başında olduğu Yapı Kredi’yi sektörde farklılaştırmıştı. Karaçam’ın tecrübeleri önce kitap sonra da belgesel oldu. Kitap ve belgeselde anlatılan değişim ve dönüşüm uygulamaları, şimdi de ‘Deneyimden Değişime Liderlik Programı’ adıyla sertifika programı haline geldi.
Çukurova Holding, 1990’lı yıllarda Türkiye’de iş dünyasının önde gelen gruplarından biriydi. Denizcilik ve demir-çelik sektörlerindeki etkinliğinin yanı sıra Yapı Kredi Bankası, Pamukbank, Interbank gibi üç finans kuruluşunu kontrol ediyordu. Turkcell ve Superonline gibi telekom dünyasının en etkin şirketleri de bu grubun bünyesindeydi.
Yapı Kredi Bankası, o dönemde teknoloji, ürün ve hizmet geliştirmedeki etkinliğiyle, finans sektöründe rakiplerinden farklılaşan bir yapıya dönüşmüştü. O süreçte bankayı yöneten Burhan Karaçam da oluşturulan strateji ve uygulamaları önce kitap ve ardından “Dönüşüm Yolculuğu” adlı belgesele aktarmıştı.
Kitap ve belgeselde anlatılan değişim ve dönüşüm uygulamaları, ‘Deneyimden Değişime liderlik Programı’ adıyla sertifika programı olarak hazırlandı. Programı hazırlayanlar da Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Merkezi (BUYEM) Başkanı Prof. Dr. Eser Borak ve Tijen Mergen ile Ferah Lök’ün liderliğindeki Power of Happiness platformu. Dört farklı modülden oluşan eğitim programı 9 Şubat’ta başlayacak. Programa katılan lider adayları, toplam 96 saatten oluşan eğitimi bitirdiklerinde Boğaziçi Eğitim Sertifikası alacak.
BELGESEL EĞİTİME DÖNÜŞTÜ
Burhan Karaçam, program için “20-25 yıl önce Yapı Kredi’de uyguladığımız program, belgeselde kalmaması, kurumsallaşması ve yeni kuşaklara aktarılabilmesi için bir eğitim programına dönüştürüldü” diyor.
Karaçam, eğitim programının liderlikle ilgili bölümlerine katılarak katkı sağlayacağını belirtiyor. Power of Happiness platformundan Tijen Mergen de eğitim programına ilişkin olarak, “Programın temeli, geçmişte uygulanan ve belgeselde anlatılan insan odaklı yönetim olacak. Her dersimizde belgeseli kullanacağız” diyor.
Programın oluşturulmasında BUYEM ile birlikte çalışan ve kadrosuyla eğitime katkı yapacak olan Tijen Mergen, sadece kurumsal değil, toplumsal değer yaratmak için yeni tip liderlerin yetişmesi gerektiğini söylüyor. Mergen, “Programın amacı işte bu yeni liderlik modelini geliştirecek liderlere ilham vermek ve yüreklendirmek” diye konuşuyor crestor drug.
96 SAATLİK PROGRAM
Program için kayıt döneminin başladığını aktaran Tijen Mergen, programın oluşacağı dört farklı modülün bağımsız olarak alınabileceğini, programın dört aylık süreyi ve toplamda 96 saati kapsadığını söylüyor. Programın liderlikle ilgili derslerini Burhan Karaçam verecek.
Ayrıca, Power of Happiness platformunun kadrosunun yanı sıra BU-YEM Başkanı Prof. Dr. Eser Borak ile birlikte Boğaziçi Üniversitesi’nden Dr. Behice Ertenu, Dr. Neşe Saruhan ve Doç. Dr. Ramazan Yıldırım da programa katkı sağlayacak.
Programla ilgili bir diğer ayrıntı da her derse bir şirket yöneticisinin katılacak olması. Tijen Mergen, “Her dersimizde bir şirket yöneticisi yer alacak ve olumlu /olumsuz deneyimlerini katılımcılarla paylaşacak” diyor. Katılımcılar için iş dünyasının önde gelen isimleriyle görüşmeler yürütülüyor. Bazı isimler belli olsa da şimdilik isimleri paylaşılmıyor.
Peki kimler hedefleniyor? CEO’lar mı, genel müdürler mi? Burhan Karaçam, adres olarak lider adaylarını gösteriyor. Karaçam, “CEO’ları, genel müdürleri değil, genel müdür veya lider olacak diğer yöneticileri hedefliyoruz” diyor.
“AİLELER İŞİ DEĞİL VARLIĞI YÖNETMELİ”
Liderlik programının temel alınacağı sürecin aktörü Burhan Karaçam, Türk iş dünyasına ilişkin özel saptamalarda bulundu.
Türk iş dünyasında gördüğünüz temel eksiklik nedir? Neyi yapıyor, neyi yapamıyoruz?
Bir kere burası genç bir devlet. T arım devletinden sanayileşmeye yöneldik. Bana göre biz kurumsallaşma sürecini tamamlamış durumda değiliz. Kurumsallaşmayı bitirseydik, liderliğe daha çok önem verirdik. Bizde hala işlerin başında yatırımcılar ve aile bireyleri duruyor. Başarılı olan yok mu? Var ama az sayıda. İş dünyasının en önemli zafiyetlerinden birisi, aile bireylerinin varlıklarını yönetmeleri değil, işlerini yönetmeye kalkışmaları. Azı dışında büyük bir bölümü de o konumu yönetme donanımına sahip olmadan işlerini yönetmeye çalışıyor. Bunun için de Türkiye’de üçüncü kuşak tarafından yönetilen şirket sayısı çok az.
Varlığı yönetme ile işi yönetme konusunu biraz açar mısınız?
Varlığı yönetme ile işi yönetme arasındaki fark şu: işi yönetirken hata yaparsanız, patronu sorgulayacak kimse yok. Oysa profesyonel yönetim olsa sorgularsınız. Varlıkların yönetilmesi ile işin yönetilmesi üst üste geldiğinde birçok çelişki ortaya çıkıyor ve şirketler ortadan kalkabiliyor. Bunun için yöneticiler risk almaktan ziyade patronların istediklerini yapıyorlar. Modern anlamda CEO’nun işle ilgili nihai kararı veren kişi olması gerekiyor. Oysa Türkiye’de bu kararları CEO değil, patron veriyor. Patron da CEO olmak zorunda değildir. Bu nedenle Türkiye’de CEO çok az vardır, genelde COO’dur (Chief Operating Off icier). C00 da verilen talimatı yerine getiren, işlerin yürümesini sağlayan yönetici demektir. Benim gördüğüm en önemli eksiklik budur. Bu bir kültürdür. Hakim ortak işi yönettiği sürece risk devam ediyor. 21’inci yüzyılda açıklığa yer vermeyen, şirket içinde yeni fikirleri ortaya çıkaracak iklimi kuramayan yöneticilerin yönettikleri şirketlerin performanslarının kısıtlı kalacağını ve rekabette geri kalacağını düşünüyorum. “Ben yaptım değil, biz yaptık” diyebilecek liderliğe ihtiyaç var.
Liderlik ve yaş için ne diyeceksiniz? Yeni dönemde’Genç CEO’larla mı yola çıkmak gerekiyor?
Gençliğin yaşla ilgili olduğunu düşünmüyorum. Bunun teknoloji kullanma, fiziki koşullarla ilgisi yok. Gençlik, yaşta değil baştadır. Önemli olan zihin gençliğidir. Çok genç olup yaşlı düşünen çok insan var, yaşlı olup genç düşünen çok insan var. Rekabet o kadar hızlanıyor, değişim süreci yaşanıyor, ihtiyaçlar o kadar değişiyor ki, hataya fazla yer yok. Dolayısıyla az hata yapacak yöneticilere ihtiyaç var. Burada 3B öne çıkıyor. Bu da bilgi, birikim ve beceridir. Bu üçlüyü genç yaşta birlikte alamazsınız. Bu zamanla ilgili bir konudur. Bilgili olmak, birikimli olmak ve bu iki özelliği beceriyle bir araya getirmek gerekiyor.