Rob Walker ve Joshua Glenn adında iki gazeteci 2009 yılında bir deney yaparlar. E-Bay’den 50 sent değerinde çeşitli objeler satın alırlar. Sonra da bu objelere hikayeler yazarak tekrar E-Bay’de 34 dolara satışa çıkarırlar, yani tam 68 katına! Ve o kişiliksiz objeler yeni hikayeleri ile kapış kapış satın alınır. İki kafadar toplam 129 dolar verdikleri objelerin satışından 8.000 dolar gelir elde ederler. Sonra da bu deneyimlerini bir kitapta toplarlar. “Significant Objects,” Rob Walker ve Joshua Glenn’in bir proje kitabıdır. Bu proje, sıradan ve değersiz eşyaların yazarlar tarafından yazılan öykülerle birleştirilerek nasıl değer kazandığını kanıtlamayı amaçlamıştır.
Hikayeler ürünleri benzerlerinde ayırmak için de inanılmaz fırsatlar sunar. 2016 yılında tam da hikaye anlatıcılığı serüvenime yeni başladığım, Avustralyalı Anectode Firmasından eğitimlerimizi tamamlayıp eğitmen sertifikası aldığım sırada büyük oğlum Eren Amerika’da gördüğü bir çorba zincirinden esinlenerek girişimci olmaya karar verdi. Harika bir marka yarattı. “So up,” logosu, renkleri ve “Spoons Up” sloganı ve diğer tüm detay çalışmaları ile bence markalama konusunda harika bir örnektir. Amacımız ve farklılığımız tamamen organik ürünlerden üreteceğimiz taze ve sağlıklı çorbalar sunmaktı. Hemen bir diyetisyenle anlaştık, her çorbanın gramı gramına ne içerdiği, neye iyi geldiği, kaç kalori olduğu, vs her bir çorba için ölçüldü biçildi ve çorba kartelasına yazıldı. Sağlıklı, nefis çorbaları her gün taze taze sunduğumuz ilk kiosku Kanyon Alışveriş Merkezi’nde açacaktık. Toplam 48 çorbamız vardı ve her gün farklı altı çeşit çorba servis edecektik. Birden aklıma çorbalara bir de hikaye yazmak geldi. Kolları sıvadık, Sevgili Meral Tamer, ortağım Ferah Lök ve ben 48 çorbaya 48 hikaye yazdık. Mesela Kırmızı Köz Biber Çorbası için kıpkırmızı renginden esinlenerek şöyle bir hikaye yazdık: “Akşamüstü sevgilimle buluşacağım. İçim dışım yanıyor, her şey kıpkırmızı. Havada buram buram aşk kokusu var. Bu çorba öncelikle rengiyle aklımı başımdan alıyor; içmeye başladığımda ise acı olmadığı halde vücuduma yayılan sıcaklık beni sarmalıyor. Ama zerrece gevşemiyorum. Tüm duyularım açık, zihnim pırıl pırıl, saatleri geri saymaya hazırım.”
Mesela Konya Kuru Bamya Çorbası için hikayemiz: ”Mevlana’nın “gel” diye çağırdığı dergahı dolup taşarmış. Manevi atmosferin yoğunluğu ve derin sohbetlerin arasında burna gelen nefis yemek kokuları ziyaretcileri sofraya çağırdığında sahneler etli bamya çorbasına kalırmış. Bugün hala düğünlerde baş tacı olan bamya çorbası mistik tadını koruyor.”
Bildiğiniz Kabak Çorbası içinse “En mütevazi sebze benim. Çoğu zaman ciddiye bile almazsınız beni. Manavda tüm alışveriş biter, birden aklınıza gelir, “oradan bir iki de kabak alayım” dersiniz. Ama bir de kaşığınızı bu kabak çorbasına değdirin, bakalım bir daha hafife alabilecek misiniz beni? Bu hafif tat sizi havalara uçuracak. “
Küçük oğlum Kerem’in çok sevdiği bir çorbaya “Kero’nun Toyga Çorbası “adını verdik. Hikayesi ise: “Annelerin elde ne varsa (hangi evde birer avuç nohut, buğday bir bardak yoğurt olmaz ki) onunla yaptığı, içine sevgi kattığı bu çorbayı içerken o sevginin içinize ılık ılık aktığını hissedeceksiniz. Hem doyurucu, hem besleyici bu çorba size iyi gelecek. “
Çorba kartelalarının bir yüzüne o çorbanın resmi, adı, hemen altına hikayesini koyduk. Arka sayfada da gramajı, kalorisi, neye iyi vs yer aldı. İlk günden itibaren en çok ilgiyi çorbaların hikayelerinin çektiğini, kimsenin sağlıklı beslenmeyle ilgili yorum yapmadığını ama bol bol hikayelerini anlattıklarını şaşkınlıkla izledik. Çorbalarımıza hikayeleri ekstra bir değer katmış ve bizi benzerlerinden farklılaştırmıştı.
Aslında tüm markaların arkasında da benzer hikayeler yok mu? Ya kurucusunun hikayesi, ya da “kahramanın yolculuğu’”ndan esinlenen bir hikaye var. Bayılarak aldığımız ürünlerin hammadde maliyeti benzerinden çok farklı olmasa da , hikayeleri nedeni ile markaya daha çok para vermeye hazır değil miyiz?
Tijen Mergen,19 Ocak 2024