İş ortamı bir savaş meydanı değil de, dans meydanı olsa?
Dans etmeyi özledim. Çocukken evde saatlerce ayna karşısında dans ederdim, lisede ritmik jimnastik yaptım, üniversitede lisansüstü çalışma dönemim de dahil yedi sene folklor oynadım, ekip yönettim, öğrettim, dans etmeyi seven bir erkek yakaladım ve onunla evlendim… Yıllarca pandemiyle karşılaşana kadar haftada hiç değilse bir akşam dans ettim. Dans geceleri, dans dersleri.. Yani dans ve ritim benim hayatımın olmazsa olmaz bir parçası oldu.
Ne kadar yorgun olursam olayım, dans etmeye başlayınca yorgunluk kalmıyor, garip bir mutluluk hissi geliyor, motive oluyorsun hemen. Kendini müziğe, ritme, uyuma ve akışa bırakıyorsun. Son yıllarda özellikle salsa, vals, çaçaça gibi eşli dansların birçok açıdan iş hayatına, yönetici ve liderlere örnek olacak nitelikte olduğunu düşünmeye başladım ve kendimi sahnelerde dans ederken buldum! Epey bir açılış konuşmasını dans ederek başlattım, çok da eğlendim.
Nereden çıktı bu benzerlik derseniz; eşli danslarda bilirsiniz bir yöneten vardır, o da genelde erkek olur. Hatta bir ara buna feci takılmıştım ve “bir erkeğin yönetimini tek kabul edeceğim yer dans pistidir” diye söyleniyordum. Ama daha detaya girince görüyorsunuz ki aslında bir yöneten ve yönetilen yok. Birlikte bir performans sergilemek var. Aynı her kurumda olduğu gibi bir dans meydanı, yani kurum var. Her kurumun kendine göre bir ritmi, ortak kültürü olduğu gibi dansta da bir müzik ve ritim var. Salsa çalıyorsa o şirkette siz vals yapamazsınız…
İş ortamında takımları düşünürsek, ritim ne zaman bozulur? Takım arkadaşları arasında senkronizasyon, uyum olmazsa, takım elemanları iletişime girmeyi reddederse, takım elemanları farklı hedef ve amaçlara koşmak isterse, takım elemanları sürekli birbirlerinin ayağına basarsa ve birlikte çalışmayı istemezlerse ya takım dağılır veya takım çalışmaya devam eder ama uyum ve motivasyon yoktur ya da takım dans alanına geri döner ve aynı ritmi bulmaya çaba gösterir. İşimiz sürekli ilişkide olmayı gerektiriyor. Tempo bazen yavaş, bazen hızlı olacak ama takım için aynı tempo ve ritimde, uyum içinde olmak çok önemli.
Dansta yöneten biri var evet ama onun misyonu ekip arkadaşlarının en iyi performansı göstermesine yardım etmek. Hatırlayın televizyonda dans gösterilerini. Orada seyredilen performans genelde kadının performansıdır. Erkek hiç belli etmeden minicik hareketlerle komut verir, partnerinin performans göstermesine yardımcı olur ve kadın harikalar yaratır. Müthiş bir uyum vardır. Hiç tanımadığı bir partner dahi olsa, önce neyi yapıyor, neyi yapamıyor bir bakar, yapabildiklerini görür ve onların üzerine gider. Amaç en iyi performansı göstermektir. Eğer lider ısrarla yapamayacağı bir hareketi, örneğin bir nota vuruşunda üç tur dönmeyi yaptırmaya çalışırsa kakafoni olur, uyum ve ritim gider, dışarıdan hiç de güzel gözükmez.
Oysaki iş hayatında nedense yöneticiler ekip arkadaşlarının güçlü yönlerini görüp onları kullanarak en iyi performansı deneyimlemek yerine, neyi zayıf, neyi geliştirmeli konularına odaklanırlar. İş dünyası da dans meydanı gibi olsa, yöneticiler çalışanın güçlü yönlerini kullanmayı ve desteklemeyi düşünse en iyi performansı elde edebilirler.
Son dönemlerde “Servant Lidership – Hizmetkar Lider“ dedikleri de böyle bir liderlik şeklini tarif ediyor. Hizmetkar Lider, gözükmeyen ama arka planda takımının en iyi performansı göstermesini sağlayan, ekibini dinleyen, anlayan ve motive eden bir liderdir. Dansta da lider partnerini dinler, anlar ve bunu sessizce yapar. Sonuçta onun performasını göstermesinden mutlu olur.
Dans meydanında başka neler var; güven var. Ufacık bir el hareketiyle ekip arkadaşı fırıl fırıl döner, yerlere yatar… Bu güven takımlarda da çok önemli. Güven ancak bütünleşebildiğimizde olur. Ya vardır ya yoktur, ortası olmaz. Bir kez kaybolunca, yerine konması neredeyse imkansızdır. Güven ortamı bulaşıcıdır, bir kişiyle başlayan takıma kolaylıkla yayılabilir. Takımlarımızda güven ortamını yaratabilirsek, bizim için bir kaldıraç olabilir.
Dans meydanında başka ne var? Her çiftin belli bir alanı vardır, o alanın dışına çıkılmaz, sınırlar bilinir. Bir yığın çift dans eder, kimse birbirine çarpmaz. Hepsi aynı ritimdedir. Biri salsa yaparken, biri vals yapmaz. Kurumlar için de bu geçerli değil mi?
Sonuçta dans nasıl bir tutkuya dönüşüyorsa, kurumlar da bu özellikler varsa tutkuyla çalışan, zamanın nasıl geçtiğini bilmeyen, akışta kalan, motive takımlara dönüşür.
Dans etmenin kişiye birçok anlamda da faydaları olduğu söyleniyor. Dans; stres azaltıyor,
fiziği güçlendiriyor, duruşu düzeltiyor ve well being konularında da çok gündemde. Ama en önemlisi zekayı güçlendiriyor. Hareket, müzik, ritim ve biriyle birlikte yapmanın beyinde birden fazla noktayı harekete geçirdiği, hafıza için gerekli bağları yenilediği ve artırdığı bilimsel olarak ispatlanmış durumda. Richard Powers-Stanford Üniversitesi ve Albert Einstein College of Medicine’nin 25 yıldır sürdürdükleri araştırmada çeşitli aktivitelerin 50 yaş ve üstü kişilerde demans ve alzeimer hastalığına karşı olumlu etkilerine bakmışlar. Bunların bir kısmı, bilmece çözme, enstrüman çalma, yazı yazma, okuma gibi kavramsal aktiviteler, bir kısmı da tenis, yüzme, golf, dans, ev işleri gibi fiziksel aktiviteler. Bu aktivitelerin haftanın en az üç -dört günü yapılmasını, yani düzenli olarak yapılmasını istemişler. Sonuçlar oldukça ilginç. Demans ve alzeimerın düzenli kitap okuyanlarda yüzde 35, bilmece çözenlerde yüzde 47 olumlu etkisi olduğunu; bisiklet, yüzme, golf ve ev işi gibi fiziksel aktivitelerin hiç etkisi olmadığını, dansın ise haftada üç kez bir saat yapmanın yüzde 76 olumlu etkisi olduğunu gözlemlemişler! Çünkü dans ederken ezber yok, o an müzik ve partnerle yepyeni bir uyum gerekiyor. Bu da beyinde hafıza için gerekli yeni bağlar oluşturuyor. Beyin nöronları arası bağlantıları artırmak için
kompleks ve yeni işler yapmak, rutin işlerden kaçınmak gerekiyor. Oysaki bisiklet ve golfde rutin var ve beyinde istenen etkiyi yaratamıyor.
Sözün özü, hayatınıza gecikmeden dansı katın, iş ortamında da mümkün olduğu kadar dans ortamında edindiğiniz tecrübelerle takımlarınızı yönetin. Olumlu etkilerini hemen göreceksiniz.
Tijen MERGEN