Uzmanlar hesaplamış. Uykudan sonra en fazla zamanı işyerinde geçiriyormuşuz. Aslında uzman olmaya da gerek yok; çalışan herkes bu hesabı kolayca yapabilir!
O halde aslolan sevdiğiniz işi yapmanız; eğer bu mümkün olamıyorsa o zaman da yaptığınız işi sevmenin yolunu bulmanız lazım! Kendi mutluluğunuz için…
Birleşmiş Milletler, 2012 yılında 20 martı Dünya Mutluluk Günü ilan etmişti. Bugünün karmaşık dünyasında hem bireylere, hem de tüm toplumlara mutluluğun hatırlatılması gerektiğini düşündükleri için olsa gerek…
3 yıldır pek çok ülkede 20 mart haftasında çeşitli etkinliklerle konunun önemine dikkat çekiliyor. Power of Happiness Türkiye Platformu, bu çerçevede ilk kez İstanbul’da ‘İş’in Sırrı Mutluluk’ başlığıyla, yerli ve yabancı çok sayıda konuşmacının olduğu tam günlük bir toplantı düzenledi.
Mutluluk müdürü mü?
Mutluluk, işyerleri için yeni, ancak giderek önemi artacak bir kavram. Zira artık şirketler farkı ne ucuz emekle, ne de kalite standartlarıyla sağlayabiliyor. Şirketleri rakiplerinden öne çıkaracak olanlar her kademedeki yaratıcı, hızlı düşünen, antenleri dünyaya açık çalışanlar. Onların bu özelliklerinin kolayca açığa çıkabilmesi içinse işyerinde keyifli bir ortam yaratılması lazım.
Birkaç yıl içinde şirketlere “mutluluk müdürü” atandığını görürseniz şaşırmayın; zira son yıllarda yapılan pek çok araştırma mutlu insanların çalıştığı şirketlerin performansında ciddi bir artış olduğunu ortaya koyuyor.
Toplantının açılışında konuşan Sabancı Holding İnsan Kaynakları Grup Başkanı Neriman Ülsever’in de isabetle altını çizdiği gibi “İş hayatında biz yıllar boyu akıllı olmayı konuştuk, çalışkan olmayı konuştuk. IQ’yu konuştuk, ama çok az duyguları konuştuk. İşyerinde mutluluğu masaya yatırdığımız bugün bu ülke için, iş hayatı için yeni bir başlangıç yapılıyor.”
Y jenerasyonu
Ülsever’le Eczacıbaşı Baxter’ın Genel Müdürü Elif Çelik arasında jenerasyon farkı olduğu halde Çelik de “ben ilk işe girdiğimde mutluluk diye bir mefhum yoktu” diye başladı konuşmasına ve şu ilginç tespitte bulundu:
“Y jenerasyonu, mutluluk arayışında bizlerden çok daha cesurlar. İş başvurularını değerlendirirken ‘ne istiyorsunuz’ diye sorduğumda ‘mutluluk’ diyorlar ve hayal ettikleri ortamı bulamazlarsa da çalışmaya başladıktan 3-5 gün sonra işi bırakabiliyorlar…”
Eczacıbaşı Baxter’da bir süredir pozitif psikoloji hâkim; bizim neyimiz eksik diye değil de neyimiz güçlü diye bakıyorlar. Pozitif duyguların bulaşıcı olduğundan hareketle işyerini sadece iş ortamının paylaşıldığı değil, her çalışanın tatil fotoğraflarının, çocuklarının okula başladığı günün anılarının da paylaşıldığı bir ortama dönüştürmüşler. Takdir konusunda bir online portalları var.
Araştırmalar gösteriyor ki mutlu çalışanlar daha verimliler ve şirkete daha fazla katkı sağlıyorlar; ayrıca şirketlerine daha fazla bağlılar:
– Mutlu çalışanlar daha başarılı oluyor.
– Yaptıkları işin kalitesine özen gösteriyor you can find out more.
– Mutlu çalışanlar daha yaratıcı oluyor.
– Çok daha kolay uyum sağlıyorlar, değişikliklere açıklar.
– Strese karşı daha dayanıklılar.
Meral Tamer / Milliyet
05.04.2015